Bir partide özel bir kızla tanışırsınız ve gerçekten başarılı olursunuz. Gecenin sonunda onun telefon numarasını aldınız ve yollarını ayırdınız.
Şimdi ertesi sabah ve düşünceleriniz onun gülümsemesine ve onu gerçekten tekrar görmek istediğiniz gerçeğine dönüyor. Ne yapmalısınız? Onu aramalı mısınız? Ona mesaj mı atmanız gerekiyor ?
Birkaç yüzyıl önce, temas kurmak kolay olurdu; kadının evini ziyaret eder, arama kartınızı (kartvizit) bırakır ve karşılığında bir kart göndererek ilgilendiğini belirtmesini beklersiniz.
Sadece on beş yıl önce bile bir sonraki adım net olabilirdi: kızı konuşmaya bağlama ve ona çıkma teklif etmek.
Ama zaman değişiyor. 2008’li yıllara kadar bunlar gayet normaldi. Sonrasında internetin iyice yaygınlaşması msn gibi uygulamalar ile birlikte bu durum tam tersine döndü.
o zamandan beri aramaktan çok mesajlaşmaya başladık - bugün 5'e 1 oranında. iyi, özellikle gençler arasında. Birçoğu için bir zamanlar uygunsuz olan şey şimdi tercih edilir hale geldi.
Ancak telefon görüşmeleri ölmekte olan bir kurum olsa da henüz ölmediler. Modern tarih, bu nedenle, iki iletişim biçimi arasındaki kafa karıştırıcı bir sınırda var oluyor (ve bu arada, sadece bu ikisi olmalı;.Bu belirsizlik, erkekleri birine randevu istemek için aramaları mı yoksa mesaj atmaları mı gerektiğinden emin olamamasına neden oldu.
Bu yüzden bugün, hangi yoldan gideceğinize dair en iyi kararı verebilmeniz için her iki yaklaşımın artılarını ve eksilerini ortaya koyuyoruz.
Aramanın Artıları ve Eksileri
Komedyen Aziz Ansari ve sosyolog Eric Klinenberg , modernin muammaları üzerine bir kitap yazmak için bir araya geldiklerinde , heteroseksüel flört sahne , yüzlerce odak grubu ve bunu sahada deneyimleyenlerle röportajlar yaptılar. Birine telefonla mı yoksa mesajla mı buluşma teklif edileceği sorusuna gelince, insanların bu konuda bölünmüş olduğunu gördüler; bazıları aramanın kendinden emin ve olgun bir yol olduğunu düşünürken, diğerleri telefonda konuşmanın çok garip olduğunu ve her iki taraf için de endişe dolu bir teklif olduğunu düşündü.
2013 yılında Amerikada anket yapıyorlar. Bu ankette Bekar Amerikalılara şu soru sorulduğunda: "Birisine ilk buluşmaya çıkma teklif ediyor olsaydın, iletişime geçmek için büyük olasılıkla hangi iletişim yöntemini kullanırdın?" tepkiler şu şekilde dağıldı:
Gördüğünüz gibi, yaşa göre büyük bir ayrım var; 30 yaşın altındakilerin kısa mesaj yoluyla birine randevu teklif etme olasılığı, 30 yaşın üzerindekilere göre 4 kat daha fazladır. Bu sayı, genç nesiller reşit oldukça bile şüphesiz artmaya devam edecek; örneğin, TextPlus tarafından yapılan bir ankete göre , 13-17 yaşlarındakilerin neredeyse %60'ı birine mesaj atarak iletişime geçiyor.
Yine de, şu an için, aramanın 20'li yaşlardaki kalabalık arasında inatla devam ettiğini fark edeceksiniz: 30 yaşın altındakilerin neredeyse dörtte biri, insanlara telefonla randevu teklif etmeye devam ediyor.
Kısacası, tarihler için mesajlaşmanın kabul edilebilirliği kesinlikle artıyor olsa da, özellikle gençler arasında, hangi seçeneğin seçileceği konusunda hala evrensel bir fikir birliği yok.
Sadece popülerlik değil, aynı zamanda uygunluk ve etkililik sorularıyla da ilgili olarak, aslında cevaplaması kolay bir soru değil. Gerçekten de her yaklaşımın artıları ve eksileri vardır:
Sorma Yöntemi 30 yaş üstü 30 altında
Telefon görüşmesi %52 %23
Yüz yüze %28 %37
SMS %8 %32
E-posta %7 %1
Aramanın Artıları
Cesaret ve olgunluk gösterir . Ansari'nin odak gruplarındaki bazı kadınlar, randevu için arayan erkeklerin daha güvenli ve cesur olduklarını söyledi. Antropolojik tarihimiz göz önüne alındığında bu çok mantıklı; aramak çok daha sinir bozucu ve mesajlaşmaktan çok daha fazla cesaret gerektiriyor ve binlerce yıldır ve dünyanın her yerinde, iş çiftleşmeye ve kur yapmaya geldiğinde erkeklerin başlatıcı ve risk alan kişiler olması gerekiyordu . Bu nedenle, bir kadına telefonda randevu teklif ettiğinizde, ilkel - ve son derece çekici - bir erkeklik biçimine geri dönersiniz.
Daha gurur verici ve kişisel . Gerçekten bir risk alıyor olmanız ve kendinizi ortaya koymanız, talebi daha özel gösteriyor.
Sizi sürüden ayırır . Metin gönderenler bir düzine insandır, bu yüzden bir tarih istemek için aramak kesinlikle ayırt edici olacaktır. Ve aslında, odak gruplarındaki kadınlar, randevu için arayanların mesaj atanlardan daha yüksek kalibreli olduklarını keşfetmişti .
Daha fazla rahatlık/uyum sağlar . Kadınlar, geçerken tanışmış olabilecekleri veya bardan sadece belirsiz bir şekilde hatırlayabilecekleri biriyle çıkmaktan anlaşılır bir şekilde rahatsız oluyorlar. Bu nedenle, odak gruplarından bazıları, talipleriyle telefonda konuşabilmenin, kişiliklerini/iyi niyetlerini/kötülüklerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olduğunu ve tarihe evet deme konusunda kendilerini daha rahat hissettirdiğini hissetti.
Konuşma kaslarınızı çalıştırır . Kısa mesajlar, mesajlarınızı dikkatli bir şekilde oluşturmanıza olanak tanır, ancak spontan konuşma yapma yeteneğinizi köreltir . Arama yapmak, yalnızca telefonda rahatça konuşmak için iyi bir uygulama değildir, aynı zamanda genel olarak yazılı olmayan konuşma yapma becerinizi de güçlendirir.
Aramanın Eksileri
Garip olabilir. Ansari'nin odak gruplarındaki hem erkekler hem de kadınlar, telefon görüşmeleri yapmanın onları gerçek bir korku ve endişeyle doldurduğunu söylediler. Bu anlaşılabilir bir durumdur: telefon görüşmeleri her iki tarafı da zor duruma sokar; gerçek zamanlı olarak yanıt vermelisin ve bazen beynin daha sonra ıstırap çekeceğin ve pişman olacağın aptalca şeyler söylüyor. Ve tabii ki, çoğu insan bu günlerde arama konusunda pek tecrübeli değil ve bu nedenle kendilerine takılıp düşme olasılıkları daha da yüksek.
Çok ileri görünebilir. Mesajlaşmanın, alıcının kendi zamanında yanıt vermesine izin verdiği göz önüne alındığında - insanların alıştığı bir iletişim hızı - artık bir telefon görüşmesi çok müdahaleci ve agresif görünebilir.
Nadirlik yanlış okunabilir. Aramalar o kadar nadir hale geldi ki, çalan bir telefon genellikle sarsıcı oluyor ve acil bir durumla veya ters giden bir şeylerle ilişkilendiriliyor - taliplerin kendisine bağlanmasını istediği bir çağrışım değil. Randevu için aramak da o kadar sıra dışı olabilir ki, kadına tuhaf veya itici gelebilir. Bu aynı zamanda, aramanızın cevaplanacağını bile varsayar; bu, ekrandaki telefon numarası bilinen bir kişi olmadığı sürece günümüzde pek sık gerçekleşmeyen bir şeydir.
Mesajlaşmanın Artıları
Daha kolay ve daha az kaygı uyandıran. Bariz avantaj — aramak sinir bozucu ve daha risklidir; maliyet olarak çok daha azdır ve bu nedenle yürütülmesi çok daha kolaydır.
Her iki tarafın da rahat olmasını sağlar. Maliyet sadece gönderen için değil, kadın için de daha kolay. Mesajlaşma, gerçek zamanlı olarak yanıt vermek yerine, bir kadının düşüncelerini toplamasına ve kendi programına göre yanıt vermesine olanak tanır. Yerinde durmadığı için, mesajlaşmak, onun sizi nasıl kibarca geri çevireceğini düşünmesini de kolaylaştırır! Her iki tarafta da çok daha az baskı var.
Daha düşünceli mesajların oluşturulmasına izin verir . Yerinde durmadığınız için, ne söylemek istediğinizi ve nasıl söylemek istediğinizi düşünerek zaman ayırabilirsiniz. Bu size potansiyel olarak daha gerçek, esprili, düşünceli vb. şeyler söylemeniz için alan sağlar.
Mesajlaşmanın Eksileri
Daha genel ve kişisel olmayan. Metinlerin gönderilmesi daha kolay olduğundan, jest daha az özel ve gurur verici görünüyor. Bir kadın, oraya sadece geniş bir metin yayınlayıp kimin cevap yazdığını görmediğini bilmiyor. (Bir sürü kadını da arıyor olabilirsiniz, ancak bir aramanın sinir bozucu ve kişisel doğası, bunu çok daha az olası kılar.)
Utangaçlık gösterebilir. Arama yapmak küstahlık gerektirdiğinden, bir metin güven eksikliği ve telefonunuzun arkasına saklanma arzusu olarak okunabilir. Sizden emin olmayan bir kadın, metinlerin ekranın arkasındaki adamla ilgili endişelerini yeterince gidermediğini de düşünebilir.
Yanlış anlama olasılığı daha yüksektir. yüz yüze karşılaşmaların aksine, anlatmak istediğinizi iletmek için beden dilini, yüz ifadelerini ve ses tonunu kullanamazsınız. Telefonda bile, duraklama ve tonlama, dinleyicinin söylediklerinizi nasıl algıladığına dair bir fikir edinmenize olanak tanır ve sonuç olarak, bir şeyi yanlış yorumladılarsa geri dönüp kendinizi düzeltebilirsiniz. mizah, iğneleme ve bazı ifadeler ve noktalama işaretleri yanlış okunarak yanlış anlaşılmalara yol açabilir.
Gördüğünüz gibi, bir kadına randevu teklif etmek için aramanız mı yoksa mesaj atmanız mı gerektiği konusunda madalyonun gerçekten iki yüzü var.
Eski okul beyefendisi için, bu tür iletişimlere uygun olmayan zayıf, kişisel olmayan, yeni moda bir teknoloji olarak mesajlaşmayı göz ardı etmek kolay olabilir. Ancak her iki teknolojinin de sakıncaları ve dezavantajları olduğunu görmeye başladınız. Mesajlaşma konusunda başparmaklarınızı oynatmaktan daha doğal veya zamansız bir şey yok. Her ikisi de, sadece farklı şekillerde, yüz yüze etkileşimlerin cazibesinden yoksundur.
İş erkekçe inisiyatif ve cesaret göstermeye geldiğinde, aramak kesinlikle kazanır.
Nezaket söz konusu olduğunda, bu gerçekten bir saçmalık. Telefon görüşmeleri kesinlikle daha kişiseldir, ancak aynı zamanda oldukça müdahalecidir - kadının beklenmedik bir konuşma yapmak için her şeyi bırakmasını talep eder. Bazı yönlerden, metinler daha sivildir ve alıcı kadının baskı olmadan yanıt vermesine izin verir. Bunda, sevgilinize mesaj atmak, sizin ilgini çekmek için daha küstahça telefon etmekten çok, aslında eskinin arama kartlarına benziyor.
Tamam, Aramalı mıyım yoksa Mesaj mı Atmalıyım?
Artık her yaklaşımın artılarını ve eksilerini gözden geçirdiğinize göre, eskisinden daha fazla kafanız karışıyor olabilir. Kesin ve hızlı kurallar olmasa da, karar vermenize yardımcı olabilecek birkaç yönerge aşağıda verilmiştir:
Aşağıdaki durumlarda arayın:
Randevunuz 30'un üzerinde (belki 35'ten fazla olabilir)
Samimi, kulağa hoş gelen, çekici bir sesiniz var.
Telefonda konuşurken kendinden emin hissediyorsanız
Randevunuz daha muhafazakar görünüyor, eski tarz bir hanımefendi(eski toprak denilen düşüncede), jestinizi takdir edecektir
Randevunun sizin emin olmadığını/daha az aşina olduğunu düşünüyorsunuz bu durumda, konuşmak onu daha rahat ettirir
Mesajlaşmak için ise , eğer:
Randevulaştığınız kişi 30' yaşının altında
Harika bir sesiniz olmadığınızı düşünüyorsunuz.
Telefonda utangaç ve beceriksiz olduğunuzu düşünüyorsanız.
Randevulaşacağınız kişi utangaçsa muhtemelen bir mesaj almak onun için daha iyi olabilir.
Hâlâ kararsızsanız, her zaman farkı bölüşebilir ve topu onun sahasına atabilirsiniz! Size çok güzel bir taktik hediye edelim. Kızın arayacağınız zaman müsait olmasını da istiyorsanız. Kıza whatsapp'ta iken şunu sorun. Çay mı içmeyi seversin yoksa kahve içmeyi mi ? Bunu akşam vakti mesajı atın. Ardından telefon elinizde bulunsun.Mesajının bildirimi size geldiği an anında arayın. İşlem bu kadar basit.
Nihayetinde, en iyi kural, o buluşma tarihinizi gerçekten istemenize neden olan her şeyi yapmaktır; biraz hareket etmek her zaman hiçbir şey yapmamaktan ve pişmanlığın acısını hissetmekten daha iyidir.
Şimdi ertesi sabah ve düşünceleriniz onun gülümsemesine ve onu gerçekten tekrar görmek istediğiniz gerçeğine dönüyor. Ne yapmalısınız? Onu aramalı mısınız? Ona mesaj mı atmanız gerekiyor ?
Birkaç yüzyıl önce, temas kurmak kolay olurdu; kadının evini ziyaret eder, arama kartınızı (kartvizit) bırakır ve karşılığında bir kart göndererek ilgilendiğini belirtmesini beklersiniz.
Sadece on beş yıl önce bile bir sonraki adım net olabilirdi: kızı konuşmaya bağlama ve ona çıkma teklif etmek.
Ama zaman değişiyor. 2008’li yıllara kadar bunlar gayet normaldi. Sonrasında internetin iyice yaygınlaşması msn gibi uygulamalar ile birlikte bu durum tam tersine döndü.
o zamandan beri aramaktan çok mesajlaşmaya başladık - bugün 5'e 1 oranında. iyi, özellikle gençler arasında. Birçoğu için bir zamanlar uygunsuz olan şey şimdi tercih edilir hale geldi.
Ancak telefon görüşmeleri ölmekte olan bir kurum olsa da henüz ölmediler. Modern tarih, bu nedenle, iki iletişim biçimi arasındaki kafa karıştırıcı bir sınırda var oluyor (ve bu arada, sadece bu ikisi olmalı;.Bu belirsizlik, erkekleri birine randevu istemek için aramaları mı yoksa mesaj atmaları mı gerektiğinden emin olamamasına neden oldu.
Bu yüzden bugün, hangi yoldan gideceğinize dair en iyi kararı verebilmeniz için her iki yaklaşımın artılarını ve eksilerini ortaya koyuyoruz.
Aramanın Artıları ve Eksileri
Komedyen Aziz Ansari ve sosyolog Eric Klinenberg , modernin muammaları üzerine bir kitap yazmak için bir araya geldiklerinde , heteroseksüel flört sahne , yüzlerce odak grubu ve bunu sahada deneyimleyenlerle röportajlar yaptılar. Birine telefonla mı yoksa mesajla mı buluşma teklif edileceği sorusuna gelince, insanların bu konuda bölünmüş olduğunu gördüler; bazıları aramanın kendinden emin ve olgun bir yol olduğunu düşünürken, diğerleri telefonda konuşmanın çok garip olduğunu ve her iki taraf için de endişe dolu bir teklif olduğunu düşündü.
2013 yılında Amerikada anket yapıyorlar. Bu ankette Bekar Amerikalılara şu soru sorulduğunda: "Birisine ilk buluşmaya çıkma teklif ediyor olsaydın, iletişime geçmek için büyük olasılıkla hangi iletişim yöntemini kullanırdın?" tepkiler şu şekilde dağıldı:
Gördüğünüz gibi, yaşa göre büyük bir ayrım var; 30 yaşın altındakilerin kısa mesaj yoluyla birine randevu teklif etme olasılığı, 30 yaşın üzerindekilere göre 4 kat daha fazladır. Bu sayı, genç nesiller reşit oldukça bile şüphesiz artmaya devam edecek; örneğin, TextPlus tarafından yapılan bir ankete göre , 13-17 yaşlarındakilerin neredeyse %60'ı birine mesaj atarak iletişime geçiyor.
Yine de, şu an için, aramanın 20'li yaşlardaki kalabalık arasında inatla devam ettiğini fark edeceksiniz: 30 yaşın altındakilerin neredeyse dörtte biri, insanlara telefonla randevu teklif etmeye devam ediyor.
Kısacası, tarihler için mesajlaşmanın kabul edilebilirliği kesinlikle artıyor olsa da, özellikle gençler arasında, hangi seçeneğin seçileceği konusunda hala evrensel bir fikir birliği yok.
Sadece popülerlik değil, aynı zamanda uygunluk ve etkililik sorularıyla da ilgili olarak, aslında cevaplaması kolay bir soru değil. Gerçekten de her yaklaşımın artıları ve eksileri vardır:
Sorma Yöntemi 30 yaş üstü 30 altında
Telefon görüşmesi %52 %23
Yüz yüze %28 %37
SMS %8 %32
E-posta %7 %1
Aramanın Artıları
Cesaret ve olgunluk gösterir . Ansari'nin odak gruplarındaki bazı kadınlar, randevu için arayan erkeklerin daha güvenli ve cesur olduklarını söyledi. Antropolojik tarihimiz göz önüne alındığında bu çok mantıklı; aramak çok daha sinir bozucu ve mesajlaşmaktan çok daha fazla cesaret gerektiriyor ve binlerce yıldır ve dünyanın her yerinde, iş çiftleşmeye ve kur yapmaya geldiğinde erkeklerin başlatıcı ve risk alan kişiler olması gerekiyordu . Bu nedenle, bir kadına telefonda randevu teklif ettiğinizde, ilkel - ve son derece çekici - bir erkeklik biçimine geri dönersiniz.
Daha gurur verici ve kişisel . Gerçekten bir risk alıyor olmanız ve kendinizi ortaya koymanız, talebi daha özel gösteriyor.
Sizi sürüden ayırır . Metin gönderenler bir düzine insandır, bu yüzden bir tarih istemek için aramak kesinlikle ayırt edici olacaktır. Ve aslında, odak gruplarındaki kadınlar, randevu için arayanların mesaj atanlardan daha yüksek kalibreli olduklarını keşfetmişti .
Daha fazla rahatlık/uyum sağlar . Kadınlar, geçerken tanışmış olabilecekleri veya bardan sadece belirsiz bir şekilde hatırlayabilecekleri biriyle çıkmaktan anlaşılır bir şekilde rahatsız oluyorlar. Bu nedenle, odak gruplarından bazıları, talipleriyle telefonda konuşabilmenin, kişiliklerini/iyi niyetlerini/kötülüklerini daha iyi hissetmelerine yardımcı olduğunu ve tarihe evet deme konusunda kendilerini daha rahat hissettirdiğini hissetti.
Konuşma kaslarınızı çalıştırır . Kısa mesajlar, mesajlarınızı dikkatli bir şekilde oluşturmanıza olanak tanır, ancak spontan konuşma yapma yeteneğinizi köreltir . Arama yapmak, yalnızca telefonda rahatça konuşmak için iyi bir uygulama değildir, aynı zamanda genel olarak yazılı olmayan konuşma yapma becerinizi de güçlendirir.
Aramanın Eksileri
Garip olabilir. Ansari'nin odak gruplarındaki hem erkekler hem de kadınlar, telefon görüşmeleri yapmanın onları gerçek bir korku ve endişeyle doldurduğunu söylediler. Bu anlaşılabilir bir durumdur: telefon görüşmeleri her iki tarafı da zor duruma sokar; gerçek zamanlı olarak yanıt vermelisin ve bazen beynin daha sonra ıstırap çekeceğin ve pişman olacağın aptalca şeyler söylüyor. Ve tabii ki, çoğu insan bu günlerde arama konusunda pek tecrübeli değil ve bu nedenle kendilerine takılıp düşme olasılıkları daha da yüksek.
Çok ileri görünebilir. Mesajlaşmanın, alıcının kendi zamanında yanıt vermesine izin verdiği göz önüne alındığında - insanların alıştığı bir iletişim hızı - artık bir telefon görüşmesi çok müdahaleci ve agresif görünebilir.
Nadirlik yanlış okunabilir. Aramalar o kadar nadir hale geldi ki, çalan bir telefon genellikle sarsıcı oluyor ve acil bir durumla veya ters giden bir şeylerle ilişkilendiriliyor - taliplerin kendisine bağlanmasını istediği bir çağrışım değil. Randevu için aramak da o kadar sıra dışı olabilir ki, kadına tuhaf veya itici gelebilir. Bu aynı zamanda, aramanızın cevaplanacağını bile varsayar; bu, ekrandaki telefon numarası bilinen bir kişi olmadığı sürece günümüzde pek sık gerçekleşmeyen bir şeydir.
Mesajlaşmanın Artıları
Daha kolay ve daha az kaygı uyandıran. Bariz avantaj — aramak sinir bozucu ve daha risklidir; maliyet olarak çok daha azdır ve bu nedenle yürütülmesi çok daha kolaydır.
Her iki tarafın da rahat olmasını sağlar. Maliyet sadece gönderen için değil, kadın için de daha kolay. Mesajlaşma, gerçek zamanlı olarak yanıt vermek yerine, bir kadının düşüncelerini toplamasına ve kendi programına göre yanıt vermesine olanak tanır. Yerinde durmadığı için, mesajlaşmak, onun sizi nasıl kibarca geri çevireceğini düşünmesini de kolaylaştırır! Her iki tarafta da çok daha az baskı var.
Daha düşünceli mesajların oluşturulmasına izin verir . Yerinde durmadığınız için, ne söylemek istediğinizi ve nasıl söylemek istediğinizi düşünerek zaman ayırabilirsiniz. Bu size potansiyel olarak daha gerçek, esprili, düşünceli vb. şeyler söylemeniz için alan sağlar.
Mesajlaşmanın Eksileri
Daha genel ve kişisel olmayan. Metinlerin gönderilmesi daha kolay olduğundan, jest daha az özel ve gurur verici görünüyor. Bir kadın, oraya sadece geniş bir metin yayınlayıp kimin cevap yazdığını görmediğini bilmiyor. (Bir sürü kadını da arıyor olabilirsiniz, ancak bir aramanın sinir bozucu ve kişisel doğası, bunu çok daha az olası kılar.)
Utangaçlık gösterebilir. Arama yapmak küstahlık gerektirdiğinden, bir metin güven eksikliği ve telefonunuzun arkasına saklanma arzusu olarak okunabilir. Sizden emin olmayan bir kadın, metinlerin ekranın arkasındaki adamla ilgili endişelerini yeterince gidermediğini de düşünebilir.
Yanlış anlama olasılığı daha yüksektir. yüz yüze karşılaşmaların aksine, anlatmak istediğinizi iletmek için beden dilini, yüz ifadelerini ve ses tonunu kullanamazsınız. Telefonda bile, duraklama ve tonlama, dinleyicinin söylediklerinizi nasıl algıladığına dair bir fikir edinmenize olanak tanır ve sonuç olarak, bir şeyi yanlış yorumladılarsa geri dönüp kendinizi düzeltebilirsiniz. mizah, iğneleme ve bazı ifadeler ve noktalama işaretleri yanlış okunarak yanlış anlaşılmalara yol açabilir.
Gördüğünüz gibi, bir kadına randevu teklif etmek için aramanız mı yoksa mesaj atmanız mı gerektiği konusunda madalyonun gerçekten iki yüzü var.
Eski okul beyefendisi için, bu tür iletişimlere uygun olmayan zayıf, kişisel olmayan, yeni moda bir teknoloji olarak mesajlaşmayı göz ardı etmek kolay olabilir. Ancak her iki teknolojinin de sakıncaları ve dezavantajları olduğunu görmeye başladınız. Mesajlaşma konusunda başparmaklarınızı oynatmaktan daha doğal veya zamansız bir şey yok. Her ikisi de, sadece farklı şekillerde, yüz yüze etkileşimlerin cazibesinden yoksundur.
İş erkekçe inisiyatif ve cesaret göstermeye geldiğinde, aramak kesinlikle kazanır.
Nezaket söz konusu olduğunda, bu gerçekten bir saçmalık. Telefon görüşmeleri kesinlikle daha kişiseldir, ancak aynı zamanda oldukça müdahalecidir - kadının beklenmedik bir konuşma yapmak için her şeyi bırakmasını talep eder. Bazı yönlerden, metinler daha sivildir ve alıcı kadının baskı olmadan yanıt vermesine izin verir. Bunda, sevgilinize mesaj atmak, sizin ilgini çekmek için daha küstahça telefon etmekten çok, aslında eskinin arama kartlarına benziyor.
Tamam, Aramalı mıyım yoksa Mesaj mı Atmalıyım?
Artık her yaklaşımın artılarını ve eksilerini gözden geçirdiğinize göre, eskisinden daha fazla kafanız karışıyor olabilir. Kesin ve hızlı kurallar olmasa da, karar vermenize yardımcı olabilecek birkaç yönerge aşağıda verilmiştir:
Aşağıdaki durumlarda arayın:
Randevunuz 30'un üzerinde (belki 35'ten fazla olabilir)
Samimi, kulağa hoş gelen, çekici bir sesiniz var.
Telefonda konuşurken kendinden emin hissediyorsanız
Randevunuz daha muhafazakar görünüyor, eski tarz bir hanımefendi(eski toprak denilen düşüncede), jestinizi takdir edecektir
Randevunun sizin emin olmadığını/daha az aşina olduğunu düşünüyorsunuz bu durumda, konuşmak onu daha rahat ettirir
Mesajlaşmak için ise , eğer:
Randevulaştığınız kişi 30' yaşının altında
Harika bir sesiniz olmadığınızı düşünüyorsunuz.
Telefonda utangaç ve beceriksiz olduğunuzu düşünüyorsanız.
Randevulaşacağınız kişi utangaçsa muhtemelen bir mesaj almak onun için daha iyi olabilir.
Hâlâ kararsızsanız, her zaman farkı bölüşebilir ve topu onun sahasına atabilirsiniz! Size çok güzel bir taktik hediye edelim. Kızın arayacağınız zaman müsait olmasını da istiyorsanız. Kıza whatsapp'ta iken şunu sorun. Çay mı içmeyi seversin yoksa kahve içmeyi mi ? Bunu akşam vakti mesajı atın. Ardından telefon elinizde bulunsun.Mesajının bildirimi size geldiği an anında arayın. İşlem bu kadar basit.
Nihayetinde, en iyi kural, o buluşma tarihinizi gerçekten istemenize neden olan her şeyi yapmaktır; biraz hareket etmek her zaman hiçbir şey yapmamaktan ve pişmanlığın acısını hissetmekten daha iyidir.
